BLOG

Kedi ve Köpeklerde Anestezi Yöntemleri

Anestezi; kökenini eski Yunanca’dan alan, an (yokluk) ve isthesia (his) kelimelerinin birleşiminden oluşan ve hissizlik, duygu yokluğu anlamını taşıyan bir terimdir. Alman ekolünde Narkoz olarak tanımlanır.

Kedi ve köpeklerde uygulanan anestezi yöntemleri, yapılacak tıbbi işlemin ya da operasyonun özelliğine göre lokal anestezi ya da genel anestezi olarak iki temel bölüme ayrılır.

Bilimsel olarak risksiz anestezi yoktur. Anestezi riski, 1’den 5’e kadar değişen derecelerdedir. 1 en düşük, 5 en büyük riski ifade eder. Örneğin genç, sağlıklı bir köpeğin kısırlaştırılmasında anestezi riski 1 kabul edilirken; trafik kazası sonrası dalak ya da karaciğer yırtılması şekillenen bir kedide, risk 4 olarak değerlendirilir.

Lokal Anestezi

Lokal anestezi, hayvanda bilinç kaybı oluşmaksızın yalnızca operasyon uygulanacak bölgenin geçici olarak uyuşturulmasıdır. Kullanılan lokal anestezinin çeşidine bağlı olarak belirli sürelerde bölgesel bir hissizlik elde edilir. Lokal anestezi eşliğinde küçük çaplı ve kısa süreli operasyonlar ile bazı tanısal işlemler gerçekleştirilebilir. Örneğin dikiş atılması, küçük bir tümörün alınması, göbek fıtığının onarılması ve biyopsi yapılması gibi...      

           

Lokal anestezi uygulaması düşünülen kedi ya da köpeğin mizacının sakin olması önemlidir. Agresif ve hırçın hayvanlarda bu tekniğin uygulanması zordur. Bilinç ve refleksler yerinde olduğundan tutulmaya karşı tepki gösterebilirler. Bu durum çabalamalar esnasında hayvana zarar verebilir. Özellikle agresif kediler, lokal anestezi açısından uygulama zorluğu sergileyen hayvan türüdür. Uzun süreli ve kapsamlı her türlü operatif girişim ise genel anestezi eşliğinde gerçekleştirilir. Örneğin kısırlaştırma operasyonları, diş çekimleri, genel cerrahi ve ortopedi operasyonları gibi...

Genel Anestezi

Genel anestezi, merkezi sinir sisteminin etki altına alınmasıyla tam bir bilinçsizlik, hareketsizlik, kas gevşemesi ve ağrı duygusunun ortadan kalkmasıyla oluşan bir uyku halidir. Bu durum uygulanan genel anestezi yönteminin çeşidine göre saatlerce sürdürülebilir. Genel anestezi, önemsenmesi gereken ve üzerinde titizlikle durulması gereken bir uygulamadır. Anestezi esnasında birçok organ sisteminde etkileşimler şekillendiğinden hastanın anesteziyi tolere edebilecek bir durumda olması gerekir.

Genel anesteziden önce değerlendirme ve hazırlık sürecinin tamamlanması şarttır. Bu kapsamda işe hasta sahibine sorulan sorulardan başlanır. Bunlar arasında hayvanın daha önceden bir sağlık problemi geçirip geçirmediği, medikal ya da cerrahi bir uygulama yapılıp yapılmadığı öğrenilir. Son 24 saat içinde iştahsızlık, ishal, kusma, ateş gibi belirtilerin olup olmadığı sorgulanır, ilaç alerjisi olup olmadığı hakkında bilgi alınır. Sonraki aşamada anestezi uygulanacak kedi ya da köpeğe tam bir klinik muayene yapılır ve kan tablosu incelenir. Yaşlı ve riskli hastalardan akciğer röntgeni, EKG ve ultrason alınır. Bazı ırk kedi ve köpekler anestezi konusunda daha hassaslardır(örn: basık burunlu pug, bulldog vb. ırklar) bu risk gurubunda  bulunan hayvanlar ayrı bir özenle takip edilmelidir. Tüm bu verilerin ışığında hayvana anestezi uygulanıp uygulanamayacağına karar verilir ve anestezi protokolü belirlenir.

Genel anestezi uygulanacak hayvanların 12 saat öncesinden aç bırakılması gerekir. Su, operasyondan bir saat öncesine kadar verilebilir.

Genel anestezi amacıyla kullanılan ilaçlar, enjeksiyon şeklinde uygulanabildikleri gibi, özel anestezi makinalarıyla solunum yoluyla da verilebilirler. İnhalasyon anestezisi denilen bu yöntemde, anestezik gazlar oksijen içerisinden geçirilip buharlaştırılarak solunum sistemi yoluyla hayvana ulaştırılır. Bugün modern anesteziyolojide kullanılan en güvenilir yöntemdir.

Anestezi istenildiği kadar saatlerce sürdürülebilir. Hasta operasyon boyunca kardiovasküler monitöre bağlanarak tüm yaşamsal fonksiyonları takip edilir. Anestezik gaz kesilip, akciğerler oksijenle yıkandığında hayvan kısa sürede uyanır. Kullanılan anestezik gaz, vücutta metabolize edilmeden direkt akciğerler yoluyla atılır. Oysaki enjeksiyon yoluyla uygulanan anestezikler karaciğerde metabolize edilip böbrekler yoluyla atılırlar. Bu nedenle yaşlı ve anestezi riski yüksek hayvanlar için uygun değillerdir. Ayrıca enjeksiyon yoluyla uygulanan ilaçların anestezi süreleri sınırlıdır; maksimum 1 saate kadar etki gösterirler. Uyanma ve reflekslerin geri dönüşü zaman alır.

Anestezide santral sinir sistemindeki ısı düzenleyici merkez etkilendiğinden vücut ısısı birkaç derece düşer bu nedenle hayvanlar anesteziden titreyerek uyanırlar. Kedi ve köpeklerde uyanma odasının ısısı 22 derece olmalı, üşüyen hayvanın üzeri örtülmelidir. Gerekirse elektrikli battaniye ya da termoforlardan yararlanılabilir. Hastanemizde son teknolojik yaşam ünitesi içerisinde ısı, nem ve oksijen seviyeleri kontrol altına alınarak vücut ısıları kontrol altına alınmaktadır.

Genel anesteziden uyanan kedi ve köpeklere yutkunma refleksi tam olarak yerine gelmeden oral yolla bir şey verilmemelidir. Tamamen uyandıktan sonra önce su, daha sonra sıvı gıdalar verilebilir. Ertesi gün normal beslenme programına geçilebilir.

Yaşlı hayvanlar anesteziyi sorunsuz geçirmiş olsalar bile, olası böbrek yetmezliğine girmemeleri açısından birkaç gün boyunca damar yoluyla serumlarla desteklenmelidirler.